"Enter"a basıp içeriğe geçin

Sıtkı Şeremetli – Sütun

Askerliğini bitiren genç, askerliğini yaptığı şehirden ailesini aradı: – Anne, baba ben eve gidiyorum ama size bir şey soracağım. Yanıma bir arkadaşımı almak istiyorum.
“Onunla memnuniyetle tanışmak isteriz” dediler.
“Bilmen gereken bir şey var,” diye devam etti oğulları.
Arkadaşım savaşta ağır yaralandı. Mayına bastı ve bir kolunu ve bir ayağını kaybetti. Gidecek bir yeri yok ve onun gelip bizimle kalmasını istiyorum.
– Bunu duyduğuma üzüldüm, evlat. Belki başka bir yer bulmasına yardım edebiliriz.
-sayı. Anne, baba, onun bizimle yaşamasını istiyorum.
Babası dedi ki, oğlum, bizden ne istediğini bilmiyorsun. Onun gibi bir engelli bize ağır bir yük olur. Kendi hayatlarımız var, böyle bir şeyin hayatımızın önüne geçmesine izin veremeyiz. Bence bu arkadaşı unut ve eve git. Kendisiyle ilgilenecek. Oğlu o anda telefonu kapattı. Ailesi bir süredir ondan haber alamıyor. Ancak birkaç gün sonra polisten bir telefon geldi. Oğullarının yüksek bir binadan düşüp öldüğünü öğrendiler.
Polis bunun bir intihar olduğunu düşündü. Acılı anne baba, oğullarının cesedinin bulunması için şehir morguna götürüldü. Onu tanıdılar ve bilmedikleri bir şey daha öğrendiklerinde dehşete kapıldılar: Oğullarının bir kolu ve bir bacağı vardı.
Çoğumuz bu hikayede aileyi severiz. Güzel olan ya da birlikte olmaktan keyif aldığımız insanları sevmek bizim için çok kolaydır ama bizi rahatsız eden ya da yanında kendimizi rahatsız hissettiğimiz insanları sevemeyiz. Bizim kadar sağlıklı, güzel veya akıllı olmayan insanlardan uzak durmayı tercih ediyoruz.

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir