Milletin ve öksüzün hakkını yiyenler, bu şanlı ecdadın evlatları olamazlar!
Etik çok önemlidir.
Adalet çok önemlidir.
Bunlar toplumları ve bireyleri koruyan en önemli hazinelerdir.
xxx
Öğretmen tahtaya tebeşirle çok sayıda (1) yazar.
“Bak” diyor. Bu ahlaktır. Hayattaki en değerli şey…”
Ardından (1)’in yanına (0) koyarsınız:
Bu bir başarıdır. Başarılı bir karakter oluşturulur (1) (10).
Bir tane daha (0) …
Bu bir deneyim. (10) olduğunda (100)’ olur. Sıfırlar şöyle devam eder:
Yetenek…disiplin…aşk…
Öğretmen her (0) yeni eklemenin karakteri 10 kez zenginleştirdiğini açıklar… Ardından eline silgiyi alır ve ilkini (1) siler. Bir sürü sıfır kaldı. Öğretmen yorumu patlatır:
“Ahlak yoksa, diğerleri bir hiçtir.”
xxx
Yolsuzluğun, hırsızlığın, sefahatin arttığı bir dönemde ata kahramanlığının, vatan ve millet sevgisinin nasıl olduğunu anlamak istedim. Hikâyeyi okuduğumda, kendime şunu sormaktan kendimi alamadım: “Deniz devletin hükümdarı, yemeyen domuzdur” diyerek kalplerinde Allah’tan korkmadan öksüzün hakkını yiyenler mi? “Kahraman atalarımın özel çocukları mı bunlar, mümkün mü, mümkün mü?” diye yerler.
Peki, o zaman onlar kim?
Hikayeyi okuyun ve kendiniz karar verin…
xxx
Kurtuluş savaşı, bu evi evlattan önce düşünen kutsal insanların kararıyla kazanıldı.
Kurtuluş Savaşı yıllarında, uzun yollarda sürekli bir akışla savaş meydanlarına inen kutlu kağnı kervanlarına her zaman rastladım. Resim hiç değişmedi: zayıf öküzlerin çektiği mühimmatlı arabalar, yüzü yanmış ve çıplak ayaklı kadınlar, yaşlı adamlar ve hatta çocuklar …
Karlı bir günde Çerkeslerin önünde kağnılarla mühimmat taşıyan bir kadın kervanına rastladık. Konvoy yaklaştı ve bizi karşıladı. Biz kalın battaniyelerin altında bile soğuktan titrerken çocuk arkasında önlükte çocukla birlikteydi ama yine de çocuğun üzerine tek yorganı koyduk; Karda çıplak ayakla yürüyen bir arabanın üzerini örten bir büyükanne gördüğümde, içimde dayanılmaz bir acı hissettim. Ona sardığı önlükte ara sıra ağlayan bebeği sormak yerine, yorganı neden arabaya koyduğunu sorma ihtiyacı hissettim. Soruma garip bir şekilde cevap verdi. Anlaşılan konuşmaya değer bulmamıştı. Cevap beklediğimi anlayınca kağnıya kutsal bir şeye yaklaşıyormuş gibi yaklaştı ve yorganı açıp altındaki kurşunları gösterdi: – Kar saçıyor oğlum, milletindir, o ıslanmamanız üzücü. Eski merhametimden utanıyorum. İşte bağımsızlık savaşı, bu vatanı evlatlarından önce düşünen aziz insanların kararlılığıyla kazanılmıştır.” (Anlatıcı: Mustafa Necati Bey)
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]
İlk Yorumu Siz Yapın