"Enter"a basıp içeriğe geçin

Nefret mitingleri LGBT+’ların sağlık hakkını engelliyor – Anayurt Gazetesi

Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hakları Platformu (CISU) tarafından hazırlanan bir durum analizi raporu, nefret mitinglerinin hedefi olan LGBT bireylerin damgalanma korkusuyla sağlık haklarının reddedildiğini ortaya koydu. Rapora göre LBTI+, ayrımcılık ve damgalanma korkusu nedeniyle sağlık hizmeti alırken cinsel yönelimini ve cinsiyet kimliğini gizlemeyi tercih ediyor.

Geçtiğimiz hafta İstanbul’da düzenlenen LGBTİ+ mitingi, LGBTİ+’ların sağlık hakkını da gündeme getirdi. Cinsel ve Üreme Sağlığı Hakları Platformu (CISU) tarafından hazırlanan bir durum analizi raporu, LGBTİ bireylerin ayrımcılık ve damgalanma korkusu nedeniyle sağlık hizmeti alırken cinsel yönelimlerini ve cinsiyet kimliklerini gizlemeyi tercih ettiklerini ortaya koydu.

CISU Türkiye Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Durum Raporu’nda, LGBTQ bireylerin, devlet ya da özel kurum fark etmeksizin, sağlık hizmetine ihtiyaç duydukları alanlarda damgalanma, ayrımcılık ve mahremiyet ihlallerinden korktukları belirtildi. Raporda, sırf bu korku nedeniyle sağlık hizmeti almayı erteleyen ve alternatif yollar arayanların olduğu, birçok LGBTQ kişinin sağlık hizmeti alırken cinsel yönelimini ve cinsiyet kimliğini gizlemeyi tercih ettiği belirtildi. Sosyal Politika, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği’nin (SPoD) raporunda, şiddet gören ve destek alamayan LGBTİ+’lara ilişkin veriler incelendiğinde, kamu kurum ve kuruluşlarına güvenin kalmadığına dikkat çekildi. • Şiddet kanıtlarını gizleyin. Şiddete maruz kalan kişilerin tamamen yanlış bilgilendirildiğini/bilgilendirilmediğini ve bu kişilere inanılmadığını belirtti. Şiddet gördüğünü bildiren 247 kişiden sadece 18’i herhangi bir kurum veya kuruluşa başvurduğunu bildirmiştir.

SPoD yaptığı açıklamada, nefret söylemi ve şiddet tehditlerinin yer aldığı yürüyüşün bir hedef ve açık nefret kampanyasına dönüştüğüne dikkat çekerek, “LGBTİ+ toplumunu hayatın her alanında güvensiz hale getiren bu tür nefret söylemi ve şiddetin yaygınlaşması aynı zamanda temel hizmetlere erişimi engelliyor LGBTİ+’ların damgalanma ve ayrımcılık nedeniyle sağlık hizmetlerine eşit erişimindeki güvencesizliği derinleştiriyor Resmi devlet kurumlarının desteğiyle nefret nesnesi olmaya çalışan LGBTİ+ olarak biz buradayız, biz’ LGBTİ+ ile dayanışma bu süreçte de kendini gösteriyor. , toplum bizden başka bir şey değil, biz toplumuz! Hakkımızdan ve hayatımızdan vazgeçmeyeceğiz.”

“Nefreti savunmaya devam edin”

KAOS GL Derneği yaptığı açıklamada, yürüyüşün cesur bir yıkım çağrısı olduğunu kaydederek, “Piknikten spor turnuvasına, LGBTİ+’ların planladığı her türlü eylem ve faaliyeti yasaklayan İstanbul Valiliği, Yıllardır film gösterimlerinden gösteri mitinglerine, Kürk’te açılan, barışı olan LGBTİ+’ların yok edilmesi çağrısı yapan bir nefret mitingi alanıdır.Sorumlusu RTÜK Devlet Kurumu da bu yıkım çağrısını desteklemiştir. öfkeliyiz ama asla umutlu değiliz.Devlet kurumlarından devlet destekli medyaya, mezheplerden siyasi partilere kadar onlara her türlü imkanı vermekten siyasi muhalefet büyük ölçüde sessiz kalsa da bu nefret güruhunun toplumsal tepkisini hepimiz gördük. “Hayatı nefrete karşı savunmaya devam edeceğiz.”

En temel haklar reddediliyor

17 Mayıs Derneği’nden yapılan açıklamada, Türkiye’de yaşayan LGBTİ+’ların başta can güvenliği olmak üzere temel haklarının inkar edildiği belirtildi. Açıklama şöyle devam etti: “Bütün bu nefret havasına rağmen LGBT’lerin ne yalnız ne de haksız olduğunu bir kez daha belirtmek isteriz. LGBTİ’nin bu sürecinden etkilenen kişiler, aralarında 17 Mayıs Derneği’nin de bulunduğu psikososyal ve hukuki destek sağlayan LGBTİ+ kuruluşlarına başvurmaktan çekinmemelidir. Nefret karşıtı kamuoyu da LGBTİ+ ve LGBTİ+ örgütleriyle dayanışma içinde olmalı ve nefrete karşı sesini yükseltmelidir.”

‘Eşit olmak istiyorlar’

Lezbiyen, Gey, Biseksüel ve Trans Aileler ve Akrabalar Derneği (LISTAG) şu açıklamayı yaptı: “Ebeveynler olarak biliyoruz ki LGBT+, kısaca LGBTİ+’lar ve diğer cinsel yönelim ve kimlikler her zaman var olmuştur ve var olacaktır. Türkiye’de toplum olarak bazen Tomboy, bazen Kız Mehmet derdik.Onlara farklı isimler koyduk, bazen dışarıda bıraktık, alay ettik onlara yer açamadık.Koca bir memleketteler. ama unuttuk ki onlar bizim çocuklarımız, kardeşlerimiz, ailelerimiz, komşularımız, doktorumuz, bakkalımız, temsilcilerimiz, asırlardır birlikte yaşadığımız insanlar. eşit olsunlar, eşit olmak istiyorlar. Ayrım gözetmeksizin her insan gibi sağlıklı, üretken vatandaşlar olarak yaşamalarını istiyoruz. Çünkü gey ve lezbiyen hakları insan haklarıdır.”

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir