"Enter"a basıp içeriğe geçin

Müzede Çocukların Düşleri – Anayurt Gazetesi

Başkent kültürünün bir parçası olarak Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nde sanatseverlerle buluşan Müzedeki Hayallerim sergisini küratör Nuray Karabulut ve müze müdürü Murat Yıldırım ile konuştuk. Yol Festivali. 7-11 yaş arası 52 çocuğun resimlerinin yer aldığı serginin ana amaçlarından biri olan Karabulut, çocuklara müzeye ait olduklarını hissettirmek ve müzeye ailelerinin yönlendirmesi yerine gönüllü olarak gelmelerini sağlamak olduğunu söyledi. Öte yandan Yıldırım, proje sayesinde çocukların seslerinin müzeye girdiğini ve müzenin neşeyle hareket ettiğini ifade etti.

Müzelerde çocukların olması gerektiği fikrinden yola çıkarak bu sergi için hazırlıkların başladığını ifade eden Karabulut, müzelerin de eğitim kurumları olduğunu, sanat eğitiminin insanların ruhunu beslediğini, özgüvenlerini artırdığını ve becerilerini geliştirdiğini ifade etti. müzeler insanların öğrenebilecekleri yerler arasındadır.

Çocukların müzeye gelip kendi resimlerini gördüklerinde, o müzede eserleri sergilenen diğer sanatçılarla duygularını paylaştıklarına dikkat çeken Karabulut, çocuğun resminin müzede sergilenmesinin de teşvik edici olduğunu belirtti.

Çocuklar müzede kurulumu hissedecek

Karabulut, resim sanatının birçok şeyi ifade etmenin bir aracı olduğunu, sanatçının duygularını, üzüntülerini, korkularını, kaygılarını, mutluluklarını ya da bakış açısını çizdiği tablodan anlamanın mümkün olduğunu anlattı.

“Müzeler daha çok yetişkinlerin tercih ettiği yerler ama biz çocukların anne babalarının istediği gibi değil, ‘Müzeye gitmek istiyorum’ diyebilecekleri yerler olduğunu hatırlatmak ve göstermek istedik. Öncelikle resimleri seçmek istedik. çocuğun kendini yakın hissettiğini. Sanatçılarla başladık. Daha naif çocuklar, kendisinden uzak ve resmen kafasını karıştıracak görüntüler yerine renkleri şiddetle kullandılar. İlki Ehsan Jamal Karaburjak’ın eseriydi. İkinci etapta renkleri de büyük bir hevesle kullanan Fikret Mualla’yı seçtik.Parlak renkler çocukları sever ve renkleri korkusuzca kullanır.Dolayısıyla çocuklar her iki resimde de kendilerini bulurlar.Yaptıkları resimler yönsüz bir şekilde duygu durumlarını yansıtır. Biz sadece bir başlangıç ​​noktası veriyoruz.Yoksa resimleriyle geldiklerinde rekabetin olmadığı müzede resimlerini görecekler.Müzede gördükleri gibi ‘Evet bu sanatçılar da yapmışlar’ diyecekler. müzede kendi duygularımla yaptığım işi görebiliyorum.’ Müzede olduğunu sanan çocuk. Aslında müzenin içindeki çocuk. Yaşayıp görmüş olurdu. Bu, her etkinlikte müze içinden bir sanatçıyla tanışacak.”

Karabulut, Picasso’nun açıklamasına atıfta bulunarak, “Raphael gibi resim yapmak 4 yılımı aldı, çocuklar gibi resim yapmak bütün hayatımı aldı” “Çocuk çizmek çok zor. Bir çocuğun dünyasına girmek de çok zor. Çocukları kazanmak istedik.Bununla proje için çocuklara da müzeye ait olduklarını hissettirmek istedik.”

Çocukların müzede yetişkinlerden farklı deneyimler yaşadıklarını kaydeden Karabulut, çocuğun müzeyi kendi duygularıyla keşfetmesine izin verilmesi gerektiğini şu sözlerle açıkladı:

“Sanatçıları tanıdığım için sanatçılara anlam vermeye geliyorum. Bir eser görmeye geliyorum Maalla diye düşündüm ama çocuk burada bir bilinmezliğe geliyor, aslında burası onun için doğru oyun alanı. O yüzden biz Onu zorlayamam ‘Hayır burası müze.’” Alıştırma oyunları onun öğrenme şeklidir. Bu nedenle müzede oyunlar oynayarak zihninde bir bilmece oluşturabilir. Çocukların müzeye yönelik farkındalıklarını artırmak için, çocukları kendi dillerinde müzeye çekmek gerekiyor.Resim çocukların dilidir.Çocukların kendilerini ifade etmeleri için en güçlü yolu seçtik.Resim yoluyla öğretmek,müzeye dahil olmak,bilinci algılamak istedik. müzenin bir eğitim yeri olduğunu yüz yüze yaşamak ve bu amaçla proje bu amaca ulaşmak için geliştirildi.”

Proje için 7-11 yaş arası bir ortam olduğunu ifade eden Karabulut, 12 yaşına kadar çocukların soyut kavramlarının netleştiğini, çünkü bu yaştaki çocukların aradıkları nesneyi doğru bir şekilde aktaramadıkları takdirde görüntüye yabancılaşabileceklerini söyledi. . kağıt üzerinde. aralığını kendisinin belirlediğini söyledi.

Karabulut, çocukların kalan çalışma kağıtlarını müzeye götürerek kendilerini gönül rahatlığıyla ifade edebilecekleri resimler yapıp müzeye getirdiklerini belirtti.

“Çocuklara dedik ki: Bu ay sizin için Fikret Mualla’nın bir resmini seçtik. Fikret Mualla da balonlarını kalbine kaydırdı, istediği yerde kullandı, parlak renkler kullandı. Diyoruz ki, Fikret’in bir resmini bıraktı. Balonlu Mualla balonlarını üfledikçe özgür olduğunu, hayallerinin onu götürdüğü yere, çocuklar ise balon sayesinde resimde özgür düşüncelerini ifade edebilmektedir.Bu ikinci aşamada çocuk kendi balonunu uçuracaktır. istediği yerde balon.Yönlendirmeye ihtiyacı var çünkü ne yapacağım sorusu bu yaş grubunda.Yönlendirme veriyoruz ama onun dışında görselin içeriğine müdahale etmiyoruz.Hayal gücünü kullanmasını istiyoruz. ”

Ebeveyn müdahalesi yok

Karabulut’a 7-11 yaş arası çocukların hayal güçleriyle çizim yapmaları için anne babalara ne gibi tavsiyelerde bulunacağını da sorduk. Karabulut önce velilerden çocuklarının fotoğraflarına müdahale etmemesini istedi. Resim öğretmeni olduğunu ifade eden Karabulut, şunları söyledi:

“Bir çocuk mavi bir bulut çizerse o zaten mavidir. Hepimiz biliriz ki bulutun görünen rengi ışık yansımalarından dolayı beyazdır. Ağacın yapraklarının yeşil, gövdesinin kahverengi olduğunu hepimiz biliriz. Kahverengi yerine kırmızıya boyadığında çocuğa ‘Hayır, ağacın gövdesi kırmızı olur olmaz kahverengi olur’ dememelidir. bir yetişkin ama bir ev çizerken onu daire veya spiral şeklinde, çiçek şeklinde çizer, işte çocuğun hayal dünyası bu çocuğun hayal dünyasıdır.Çocukların hayal dünyasını kapatırsak, hiçbir meslekte başarılı bireyler yetiştiremeyiz. her şeyin başlangıç ​​noktası hayal dünyasıdır.Hayal etmezsek herhangi bir işte başarılı bireyler yetiştirmek bizim için çok zordur.Çünkü sadece belirli kalıplarda düşünen bireyler vardır, o zaman birbirimizin kopyası oluruz.Çünkü bu bizim için çok zordur. farklı fikirler geliştirilmedikçe bizim gelişmemiz mümkün olmayacaktır, bir çocuğun fikirleri o yaşta dizginlenir ve bastırılırsa, gelecekte fikirlerinin yanlış olduğunu düşündüğü için topluma karışamayan bireyler ortaya çıkacaktır.Bu yüzden sanat eğitimi yapabilecek insanları yetiştirmek istiyorsak çok önemlidir. Düşüncelerini özgürce ifade etmeye doyumsuz, lütfen duygularını rahat bırakın. Bu benim tek tavsiyem. Çocukların kullandığı tekniğe müdahale etmemek önemlidir. Daha çok kuru boya ve ince kömürle uğraşmak istiyorsa, hoşuna gidiyorsa yapsın. Bir çocuğu baskıya zorlamak, “Bugün yağlı boya ile çalışmayacaksın, bugün kuru boya ile çalışacaksın” demek bile onu bastırmak demektir. Bu ne yazık ki gelecekteki karakterini etkiliyor.”

Karabulut, her gelişimin arkasında çocuğun düşünce özgürlüğünün ve hayal gücünü rahatça kullanabilmesinin yattığını kaydederek, “Hayal gücünü kolayca kullanabilen ve geliştirebilen bir çocuk, gelecekte her alanda başarılı olacağı anlamına gelir. yaptığı resimlere yorum açısından bile karışmasın Çocukları ‘Çok tatlı’ demeyin ‘Çok doğru aktardınız, düşüncelerinizi aktarma şekliniz çok hoşuma gitti’ diyebilirler. güzel veya çirkin bir resim.Maviyi seviyorsan ve kırmızıyı seviyorsan sevdiğin renge çirkin demek gibi bir şey bu yüzden çocuğun görüntüsü asla güzel veya çirkin olarak yorumlanmaz.Bu tekniğe müdahale etmeyin ve mümkünse, Bulutu mor yapmak istiyorlarsa bu renge karışmamalı.Ayrıca bir sorun var Segmentasyon tipi.Ve anne kağıdı bu şekilde çizdi.Baba başka bir şekilde çizilmesi gerektiğini söyledi.Aslında, çocuğun rüyasındaki kağıt bambaşkadır, “Anne babamın dediği doğru, kağıdı olduğu gibi çizmeliyim yoksa anlaşılmaz” diye düşünürse, o zaman Karışık tip büyüyor ve bu çocuk asla yapamayacak. düşüncelerini ve hayal gücünü iletmek doğru. “

“Kültür Yolu Festivali Hepimize İyi Geldi”

Galerinin de parçası olduğu başkentin Kültür Rotası Festivali hakkında yorum yapan Karabulut, şunları kaydetti:

Bir vatandaş ve bakanlık çalışanı olarak etkili olduğunu düşünüyorum. Pandemi sürecinde hepimizin sanata ihtiyacı olduğunu gördük. Durdurulamaz bir su akışı olarak düşünün, her yerdedir. Ama Kültür Yolu Festivali ile birçok etkinliği aynı anda izleyebiliyoruz. Bu nedenle sanatın tüm alanlarındaki etkinliklere aynı anda ulaşma imkanı veriyor ve ortak bir takvim oluşturulduğu için sadece Ankaralılara ve festivalin yapıldığı illere değil, ilgililere de yakınlaşıyor. . , aynı zamanda yurt dışından gelip takip edenler için de. Sanattan uzaklaştığımız için pandemiden sonra kesinlikle ihtiyacımız olan şey bu bence. Hepimiz için faydalı olduğunu düşünüyorum. Ruhumuzu memnun eden şey bizi besler. Dolayısıyla sanatsal faaliyetlerle birlikte var olmak hepimizin hakkı” dedi.

Resim Heykel Müzesi Müdürü Murat Yıldırım da “Müzedeki Hayallerim” sergisiyle çocukların sesinin müzeye girdiğini ve müzenin eğlenceli ve hareketli hale geldiğini belirtti. Yıldırım, “Burası müzenin dışında bir kültür merkezi görevi görüyor” dedi. Önemli galerilerden oluşan iki büyük salonumuz var. Bunun dışında çocuk eserlerinin sergilendiği alanlarımız var. Çağdaş müzeciliği anlamak için çocuklar dahil her yaş grubuna hitap edecek alanlara ve onlara ulaşacak araçlara ihtiyacımız var. Çocukların müzeye girmesi müzeyi canlandırıyor. Burası da öyle. Çocukların sesi müzede olmalı. Küratörlerimiz çok güzel eserler ortaya koymuşlar. Çok ilginç bir işti. Belki daha fazlası gelir. Bu eserler müzeyi güçlendirmekte ve çerçevesini açmaktadır. Biz de böyle eserler göstermekten keyif alıyoruz.”

23 Ekim’e kadar mevcut

“Müzedeki Düşlerim” projesi kapsamında, kendisini ilk kez “renk ressamı” olarak tanımlayan Ehsan Jamal Karaburjak’ın eserinden yola çıkarak 7-11 yaş arası çocuklardan geceyi anlatmaları istendi. 52 çocuk eserinin yer aldığı ilk sergide, Karaburjak’ın eserlerinden yola çıkarak çocukların hazırladığı resimler yer alıyor. Projenin ikinci bölümünde ise çocukların Fikret Mualla’nın “Balon Satan Kadın” tablosundan ilham alması bekleniyor. Bu temayla hazırlanan tabloların 23 Şubat’ta müzeye teslim edilmesi bekleniyor. Karaburçak’ın eserlerinden yola çıkılarak hazırlanan resimlerden oluşan “Müzede Düşlerim” sergisi 23 Eylül’e kadar Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nde ziyaret edilebilir.

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir