Uluslararası Para Fonu (IMF), “Küresel Gıda Kriziyle Mücadele: Etki, Politika Tepkisi ve Uluslararası Para Fonunun Rolü” başlıklı bir rapor yayınlayarak, küresel gıda krizi nedeniyle finansal maliyetlerin arttığını ve bu durumun küresel gıda krizi nedeniyle finansal maliyetlerin arttığını kaydetti. Bu yıl gıda ve gübre fiyatlarının yüksek olması nedeniyle gıda krizi ve gıda güvensizliğine karşı oldukça hassas olan ülkeler, ithalat maliyetlerinin gelecek yıl yaklaşık 9 milyar dolar artabileceğini açıkladı.
Raporda, önemli fiyat şokları gıda güvensizliğini şiddetlendirdiği için dünyanın bir gıda kriziyle karşı karşıya olduğu belirtildi.
Anadolu Ajansı raporu yayınladı ve kamuoyunun dikkatini çekti. Raporda, potansiyel gıda krizinin etkilerine yer verilirken, iklim şokları, COVID-19 salgını, Rusya-Ukrayna savaşı ve 2018’den bu yana artan temel girdi maliyetleri sonucunda fiyatlar üzerindeki baskının arttığına dikkat çekildi.
Rapordan öne çıkanları sizlerle paylaşalım:
• Rapor, yüksek gübre ve enerji fiyatlarının yanı sıra önemli olumsuz risklerin de beklentileri olumsuz etkilediğini vurgulayarak, “Dünya şu anda birçok ülkeyi ciddi gıda kıtlığına sürükleyen 2007-2008 krizine eşdeğer bir krizle karşı karşıya. büyük ıstırap ve birçok ölüm.Bir gıda kriziyle karşı karşıya.
• Raporda, gıda krizinin küresel bir olgu olmasına rağmen, düşük gelirli ülkeleri diğerlerinden daha fazla etkilediğine dikkat çekildi ve gıda krizinin sadece insani acılara yol açmadığı, aynı zamanda yüksek ekonomik maliyetler de beraberinde getirdiği belirtildi. Kriz, çoğu düşük gelirli ülkeler olan Ukrayna ve Rusya’dan ithalata dayanan 48 ülke arasında en kötüsü.
• Raporda, 2022’de akut gıda güvensizliğini ortadan kaldırmak için yaklaşık 50 milyar dolara ihtiyaç duyulduğu ve bu rakamın uzun vadede artabileceği belirtildi.
Raporla ilgili görüşlerin de yer aldığı haber, durumun ne kadar ciddi olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Bu sütunun düzenli okuyucuları bilecek, yıllar önce tarımın stratejik bir sektör olarak önemine dikkat çekmiştik. Sadece biz değil birçok ziraat ve iktisat yazarı bu konuda yapılan hataları yüzlerce defa ortaya koydu. Ama çıkan bütün haberler, yazılan yazılar hiç dikkate alınmamış ve “biz daha iyisini biliriz” mantığıyla bu güne geldik. Seksenlerin ikinci yarısında başlayan bu süreç ne yazık ki bugün doruk noktasına ulaşmıştır.
Bakın, sigorta şirketi Allianz, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden sonra tüm dünyayı etkisi altına alan gıda krizinde her ülkenin aldığı risk düzeyine ilişkin bir rapor yayınladı.
Rapora göre; Lübnan, gıda fiyatları enflasyonunda dünyanın en yakın rakibi ve Türkiye ilk sırada yer alıyor. Türkiye’de gıda harcamaları toplam harcamaların yüzde 25’ini oluşturuyor. Rapor, gıda enflasyonundaki her yüzde 1’lik artış için reel harcanabilir gelirin 0,81 azaldığını belirtiyor. Cezayir, Bosna Hersek, Mısır, Ürdün, Lübnan, Nijerya, Pakistan, Filipinler, Sri Lanka, Tunus ve Türkiye’nin gıda krizinde en ciddi ülkeler olduğunu, bu ülkelerde toplumsal huzursuzluk risklerinin tehlikeli boyutlara ulaştığını belirtti.
Şimdi diyeceksin ki, “Aynı şarkıyı tekrar mı söyleyeceksin?”
Evet; Elimizden geldiğince sık tekrar edeceğiz. Tarım ve hayvancılıkta kendi kendine yeten bir ülkeden her şeyi ithal eden bir ülke haline geldik. “Para bizde, bizde” diyenler şimdi nerede? Akşamları sessizce yastığa başlarını yaslayabilirler mi?
Asla düşünme.
Bu ülkeyi ve bu ülkenin insanlarını biraz sevenler, yaşadıklarımızdan ve bize yaşattıklarından asla memnun değiller. Bu ülke, sanayi yatırımları karşılığında tarımsal ürünler satarak haraç ihalelerinin yapıldığı onlarca fabrikanın bacalarını tüttürmüş, binlerce kişiye istihdam sağlamıştır. Tarım çok önemli ve stratejik bir sektör.
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]
İlk Yorumu Siz Yapın