"Enter"a basıp içeriğe geçin

Kötü adam oburluğunu büyütüyor

İyi vezir, ülkenin padişahıyla iyi geçiniyor ve halkın sorunlarına çözüm bulmak için mücadele ediyordu. Çalışkanlığı ve başarıları çevresindekileri kıskandırmış ve istenmeyen davranışlarla sonuçlanmıştır.
Bir gün padişah ve vezir konuşuyorlardı.
Sultan:
“Kötü adam şerrine yeter. Başka bir şey yapmana gerek yok derler. Ne güzel söz değil mi?” dedi.
“Evet efendim! Gerçekten öyle.” Bakan yanıtladı.
Bakan biraz sonra dairesine gitti. Yapması gereken devlet işleri ve uğraşması gereken devlet işleri ile uğraştı.
Bakan akşam eve geldi, eşi ve çocuklarıyla sohbet etti ve o günü nasıl geçirdiklerini birbirlerine anlattı. Bir devlet adamı olarak bile karısına ve çocuklarına sahip çıkmak, onların gönlünü kazanmak zorundaydı.
Ertesi gün onu kıskanan ve hep kötülük düşünen bir arkadaşı ziyaretine geldi. Onu padişahla konuşturmasını istedi. İçinde hiçbir kin olmayan nazır, arkadaşını padişahın huzuruna çıkardı.
Adam padişahın huzurunda konuştu:
“Sultanım, bu veziriniz çok kibirli biri, kendini sizden büyük sanıyor.
” ne diyorsun?”
“İnanmıyorsan dikkat et. Seninle konuşurken burnunu tutar. Kibir ve gururdan başını başka yöne çevirir.”
“o iyi mi?”
“Dene ve göreceksin.”
Konuşması bitti. Bakan dışarıda bekliyordu. Arkadaşı ona dedi ki:
“Sultan’a düğün için teşekkür ederim. Seni öğle yemeğine davet ediyorum.”
“Neye ihtiyacın var canım?”
“Gelmezsen üzülürüm. Yoksa yemeklerimizi dağıtmıyor musun?”
Bakan bu konuşmanın ardından yemeğe gitmek zorunda kaldı. Soğan, sarımsak ve mantı çorbaları yenir, içilir…
Yemekten sonra vezir saraya döndü. Öğleden sonraki işi için odasına giderken padişah çavuşu geldi. Padişahın kendisini beklediği haber verildi.
Padişahı ayakta gören nazır:
“Efendim, bana emrettiniz.” dedi.
“Yaklaş… bana yaklaş, sana bir şey vereceğim.”
Bakan yaklaştı. Fakat padişahı soluğuyla rahatsız etmemek için eliyle ağzını kapattı. Padişah ona doğru eğilince vezir başını çevirdi. Padişah çok üzüldü. “Yani söylenenler doğruydu.” Düşündü. Masanın üzerindeki mühürlü zarfı alıp bakana uzattı.
“Bunu kendin Başbakana teslim et!”
Padişah bu emirlerle sevdiklerini elçi olarak atar. Aferin, dedi bakan, acele edeyim ve gitti.
Yolda arkadaşını tekrar gördü. Arkadaşı nasıl bu kadar aceleyle gittiğini merak etti. Bakanın dediği gibi.
“Belki padişah çok sevdiği birine aceleyle yardım eder. Elden emir gönderir.” dedi.
arkadaşına tekrar sordu. Sabah olunca Sultan’dan kendim için böyle bir şey yapmasını istedim. Belki de benim için yazılmıştır. Bana ver, ben elime alayım” diye yalvardım. alınan mektubu okuyun ve okuyun:
“Sana bu mektubu getireni hemen öldüreceksin, sonra da kibirli burnunu kesip saraya göndereceksin!”
” burada ne yapıyorsun?” Diye sordu.
Oda, siparişi aldıktan sonra yaşananlardan bahsetti. Onlar konuşurken, Çavuş. Kapaklı bir tabak taşıyordu.
Bunu vezir gönderdi Sultan. dedi.
Kapağı açtılar. Kocaman bir insan burnu vardı. Yanındaki kağıtta “Kibirli burnu” yazıyordu.
Padişah daha fazla dayanamayarak sormuş:
Bugün benimle konuşurken neden başını benden çeviriyordun? “
Bakan güldü.
Arkadaşının verdiği ziyafetten bahsetti. Çok fazla soğan ve sarımsak yedik, bu yüzden nefesim için üzülmeyin efendim.”
Padişah hem sevindi, hem üzüldü, kendi kendine mırıldandı:
“Kötü adam kötülüğünü büyütüyor.”

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir