Hayat artık bana anlamsız geliyor, yaşamak istemedim, dünyanın dertlerinden kurtulmak için ölmek istedim. Bir gün gerçekten ölürsem, ölüm haberini alanların arkamdan neler söyleyeceklerini düşündüm. Kırdığım kalpler, üzdüğüm, gasp ettiğim insanlar, geride bıraktığım insanlar aklımdan geçiyor. İbadetteki eksikliklerimi düşündüm. Sonra sadakalarım, sadakalarım, bütün şarkıları bildiğim halde ezberleyemediğim dualar, manasını bilmeden okuduğum sureler, işlediğim günahlar ardı ardına sıralandı gözümün önünde.
Gacilan’da bedenimi yıkayıp kefenlediler ve bir tabuta koydular. Ben şapele koyduktan sonra imamımın cenazesine gelenlere hakkını veriyor musun? Sorduğumda kimisi yaptı, kimisi sustu, bir kor düştü içime. Sonra onu omuzlarına aldılar ve benim için kazdıkları mezarıma yatırdılar ve üzerimi tahtalarla örttüler, sonra üzerini toprakla örttüler. İçeri sızan ışık yoktu, ellerim uyanık değildi ve beni kaldır diyemedim. Herkes gitti münker nekir geldi ya Rabbi bu nasıl bir öfkedir? Rabbinizden sorular? Tanrı diyemiyordum… Korkudan boğazım düğümlendi. Ben farkına varmadan bir topuz vurdular, öyle bir topuz ki, yanında dünya insanları toplu iğne başı gibi olurdu. Sorular gelmeye devam etti ama benim duam, Kuran’ım ve gerçek inancım yok.
Kendi kendime kaderimin belli olduğunu söyledim. Bilirsin, temiz kalpli inandı ve şeytan beni aldattı.
şimdi uyandın secde ettim. Ya Rabbi, dünya dertleri aklımı yormuş, kalbim sana emanet, sevgini, şefkatini koy dedim. Ölümden korkmuyorum, kaderimden korkuyorum. Beni şeytandan, nefsimden ve şeytanların şerrinden koru. Beni bağışla ve beni Sana layık bir kul ve Âmin efendimize layık bir kul eyle.
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]
İlk Yorumu Siz Yapın