"Enter"a basıp içeriğe geçin

Hoşgörü ve Uzlaşma – Dosthaber.com.tr

Sevgili okurlar, bugün ülkemiz insanının ne istediğini ve arzuladığını biliyor musunuz? Hoşgörü ve uzlaşma.
Toplumları yücelten en büyük manevi güç uzlaşmadır.
Bugün eksik olan budur. Kültürel değerler olarak hayata geçirilmeyen en temel sorunlarımız hoşgörü ve uzlaşmadır.
Bazı nedenlerden dolayı, uzlaşma bize yenilgi veya hatta teslim gibi geliyor. Uzlaşmaya taviz verdiğimizde yenisinin geleceğine, elimizi verdiğimizde kolumuzu kaybedeceğimize her zaman inanıyoruz.
Uzlaşma kültürümüz zayıf olduğu için asla uzlaşmayı sevmeyiz.
Affetme ve barışmanın erdem ve bilgeliğin gereği olduğunu bilsek de, yaşamda kültürel değerleri elde etmek için en az çaba sarf ettiğimiz şeylerden biri de uzlaşmadır.
Sorun üstüne sorun üretmek, bela ve talihsizliklerle dolu bir yaşam sürmek, acılarla dolu bir yaşamı benimsememek ortak kaderimiz ise, bunun nedeni hoşgörü ve uzlaşma kültürünün bir yaşam biçimi olmamasıdır.
Hoşgörü, uzlaşmanın temelidir. Hoşgörü bir yaşam kültürü olarak benimsenmedikçe ve toplumsal kültürün temel unsuru olmadıkça uzlaşma sağlanamayacağı gibi yaşam kültürü haline gelmesi de mümkün değildir.
Karşı tarafın ne dediğini doğru dürüst dinlemeden kendi söylediğimize direniriz. Bu yüzden toplum olarak her türlü uzlaşma girişimine karşı soğuk davrandık.
Ülkemizde uzlaşma korkusu en çok kendine ve ülkesine güvenemeyen insanları etkiledi.
Bugün uzlaşma yolu tıkanmış durumda, Meclis’te en küçük tartışmalar bile gergin bir ortamda yaşanıyor.
İskan bir ilim ve akıl işidir. Karşılıklı fayda sağlayan çözümler geliştirmek için yasal mevzuatı, yakın tarihin olaylarını ve diğer ülkelerin yaşam kültürünü iyi bilmek gerekir. Bilgilerinin yetersiz olduğunu düşünenler, aldatılma korkusuyla müzakere masasına oturmak istemezler. En iyi tavizleri bilen topluluklardan biriydik.
Türk tarihi, savaşlar ve acılarla ortaya çıkan uzlaşmaların tarihidir. Tarih boyunca bu millet önce kendi içindeki farklılıklarla uğraşmış ve böylece gücü sürekli artmıştır.
Artan bu gücü yeni dünyalara açılmak için kullandı ve böylece Asya’dan Adriyatik’e göç ortaya çıktı.
Türk toplumu tarih boyunca işgal ettiği bölgeleri hiçbir zaman sömürge olarak görmemiştir. Buradaki halklarla uzlaşan milletimiz, gücüne güç katmıştır. Dünyada fethettiği toplumlarla barışarak büyüyen başka bir örnek yok.
Toplumları yücelten en büyük manevi güç uzlaşmadır. Kabul edelim ki bugün Türkiye Cumhuriyeti’nde uzlaşmaya varmak için yeterince çaba sarf ettiğimiz söylenemez.
Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni anayasa mesajını verdi. Gündemde Anayasa değişikliği…
Anayasa değişikliği için üçte iki çoğunluk oyu gerekiyor. Başka bir deyişle, 600 milletvekilinin katıldığı bir mecliste, üye tamsayısının üçte birinden az olmamak üzere 200 milletvekili tarafından yazılı olarak değişiklik teklifi yapılabilir. Ancak bu değiştirme önerisinin kabul edilebilmesi için beşte üç çoğunluğun yani 360 milletvekilinin onaylanması gerekiyor.
Bakalım Anayasa değişiklik paketi Meclis’te tartışılırken uzlaşabilecek miyiz?

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir