Yıl sonuna kadar yaklaşık bir hesapla bugüne dönersek geriye 88 gün kalıyor. Sonra 2023’e giriyoruz. Önümüzdeki yılla ilgili daha düşük enflasyon, daha düşük fiyatlar, işçilerin enflasyon altında ezilmemesi için mükemmel ücret iyileştirmesi gibi çeşitli tahminler yapılıyor. Bu tahminlerin ne kadarının gerçekleşeceğini zamanla göreceğiz. ama; Bir de ülkemizi yönetenlerin önümüzdeki yılla ilgili iyimser tahminleri çürüttüğü de bir gerçek. En basit enflasyon örneğini verelim çünkü modern. Enflasyon rakamlarının yıl içinde kaç kez revize edildiğini bile hatırlamıyoruz. Enflasyonun önce 2022’de duracağını, ardından düşmeye başlayacağını söyleyenler şimdi 2023-24’ü hedefliyor. Eylül ayı enflasyon rakamları açıklandı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre geçen ay TÜFE aylık bazda yüzde 3,08, yıllık bazda ise yüzde 83,45 olarak gerçekleşti. TÜİK bir kez daha üretici fiyat endeksinde aylık %4,78 ve yıllık %151,50 artış açıkladı. 2022’nin tamamına, yani dokuz aylık döneme bakıldığında artış oranı yüzde 52,40 oldu. Bunlar resmi rakamlar, yani hükümet tarafından açıklanan rakamlar. Ayrıca sayıları her geçen gün daha da artan bağımsız akademisyenlerden oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) adında bir organizasyon var. ENAG, Eylül ayı fiyat artışını %5,30 ve yıllık oranı %186.27 olarak açıkladı. Sadece İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) İstanbul’a verdiği artış oranı üç haneye çıkarak yüzde 107 olarak açıklandı. Biliyorsunuz uzun süredir ülkemizi bir kenara bırakıp AB ülkeleri ve ABD’deki yüksek enflasyon rakamlarına üzülüyoruz. Ancak rakamların beklendiği kadar yüksek olmadığı ve vatandaşların bunlara saygı duymadığı kaydedildi ve bu kez rakamların gerçekleri yansıtmadığı ve oluşan enflasyonun daha yüksek olduğu hipotezi ortaya atıldı. Biz ülkemizdeki durumu tam olarak böyle açıklıyor ve buna göre bir değerlendirme yapıyorduk. Şimdi aynı mantıkla bir değerlendirme yaparsak, ülkemizdeki enflasyon rakamlarını açıklayan TÜİK’e mi yoksa ENAG’a mı inanalım bilemiyoruz. Neyse gelelim ülkemizin gerçeklerine. Kaynağımız TÜİK, yani açıkladıkları resmi rakamlar. TÜİK verilerine göre geçen ay yüzde 117,66 ile en fazla ulaşım giderleri arttı. İletişim giderlerindeki en küçük artış ise yüzde 30,76 ile kaydedildi. Dizinde yer alan 144 ana başlığın 18’inin dizininde düşüş olurken, 2 ana başlığın dizininde değişiklik olmadı. 124 ana başlığın indeksinde artış oldu. Enflasyon verilerine baktığımızda her zaman üretici ve tüketici fiyatları arasındaki farka dikkat çekiyoruz. Çünkü fark ne kadar küçük olursa, sonraki günlerde fiyatların o kadar istikrarlı olacağını hesaplıyorduk. Ancak makasın yüzde 68,04’lük yüksek seyrini sürdürdüğünü görüyoruz. Yani makas farkından kaynaklanan fiyat artışları market raflarına yansımadı. Sanayinin dört sektöründeki yıllık değişimlere baktığımızda yine rekoru enerji alanında buluyoruz. Elektrik ve gaz üretimi ve dağıtımı %416,58, madencilik ve taşocakçılığı %164,59, imalat sanayii %127,69 ve su temini %107,84 arttı. ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; Ara mallarında yüzde 129,59, dayanıklı tüketimde yüzde 100,36, dayanıksız mallarda yüzde 130,54, enerjide yüzde 347,35 ve sermaye mallarında yüzde 97,29 artış oldu. Her iki tablo da sanayi ürünleri üretimindeki yüksek fiyatların kış aylarından başlayarak gelecek yılı kapsayacak şekilde etiketlere yansıyacağını gösteriyor. Enflasyon ve sonucu olan yüksek maliyeti vatandaşlarımızın altını oymaya devam ediyor. Enflasyon dediğin şey, istendiğinde çok kısa sürede düşmeyen bir şey. Çünkü bizim gibi iğneden ipliğe neredeyse her şeyi ithal ettiğimiz bir ortamda bu kurlarla işler hiç düşmüyor!
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]
İlk Yorumu Siz Yapın