Dar gelirli vatandaşlarımız gıda temininde büyük zorluklarla karşılaşmaktadır. Çünkü resmi rakamlarda enflasyon yüzde 83’ü geçerken, gıdada bu oran yüzde 100’e yakın. Yılın başında büyük boyutlara ulaşan gıda enflasyonu yangınını dünya ülkeleri söndürmeyi başarırken, ülkemizde yangın büyüyor!
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD), Avrupa Birliği İstatistik Ajansı ve diğer uluslararası kuruluşlar, tüm araştırmalarında enflasyonu ve kaçınılmaz yükselişini ilk sıraya koyuyorlar.
Bu haftaki yazılarımızdan birinde G20 ülkelerindeki enflasyon oranlarını sunduk. Orada gıda enflasyonunun yıkıcı etkisinden de bahsettik ve 2023’ün daha da zor olacağını kaydettik. Bugün gıda enflasyonunun geldiği noktaya bir göz atmak istedik.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan gıda fiyatları endeksine göre ülkemizde gıda fiyatları enflasyonu Eylül ayı itibarıyla yüzde 92’nin üzerine çıktı. Bu, yüzde 83’lük enflasyon oranından yüzde 10’un biraz üzerinde.
Ağustos ayı itibarıyla, Avrupa Birliği’nde (AB) gıda fiyatları enflasyonu ortalama %14, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ise ortalama %15 oldu. Maalesef Türkiye, OECD ülkeleri arasında açık ara en yüksek gıda fiyatları artışına sahip ülke konumunda. Türkiye’ye en yakın artış yüzde 33,1 ile Macaristan’da olurken, fiyat artışının en düşük olduğu ülke yüzde 2,5 ile İsviçre oldu.
Ağustos 2022 itibarıyla yıllık gıda enflasyonu Letonya’da %25,7, Estonya’da %21,4, Çek Cumhuriyeti’nde %19,6, Polonya’da %17,5, Danimarka’da %15,9, Almanya’da %15,7 ve İsveç ve İspanya’da %14 olarak gerçekleşti. Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri’nde %13,5, Yunanistan’da %13.2, İngiltere’de %13.1, Hollanda’da %13, İtalya’da %10,5, Fransa’da %8.4, Japonya’da %5.1. Ülkemizde gıda yıllık enflasyonu geçen yıla kadar yüzde 15 ile 20 arasında iken bu yıldan itibaren yüzde 100’e yükseldi.
Gıda üreticileri ve çiftçi birlikleri, rakamların bu seviyede kalmayacağı konusunda hemfikir. Özellikle et, süt ve süt ürünleri fiyatlarındaki artışların durması beklenmiyor. Süt, peynir, yoğurt ve tereyağı fiyatları, çoğu süt ineğinin kesilmesiyle gelecek yıl rekor seviyelere ulaşacak. Çünkü TÜİK verilerinin de kanıtladığı gibi süt üretimindeki düşüş devam ediyor. Süt üreticileri, düşüşün ilan edilenden daha yüksek olduğunu ve üretim kapasitelerini yarıya indirdiklerini belirtiyorlar.
Tarım ve hayvancılık ülkesi Türkiye’de mevsiminde bile meyve ve sebzeler 15-20 liraya tüketiliyorsa gıda enflasyonu rakamlarının çok yüksek olması şaşırtıcı değil. Ülkemizde en çok bulunan salatalık, domates gibi sebzelerin fiyatları mahalle pazarlarında 15 liradan az değilse, bir kilo elma, üzüm ve armudu 15-20 liraya yersek ve satın alırsak 5-10 lira karpuz ve karpuz, “Zaman gelmedi mi? Durup düşünmenin zamanı mı?” diye merak ediyoruz. sormak istiyorum.
Tarla fiyatı ile piyasa fiyatı arasındaki farkı sadece sebze ve meyve aracıları için bağlamak kolay işlerden kaçmaktır. Çünkü akaryakıt fiyatları, otoyollar, kamu borcu gibi unsurlar üst üste konulduğunda fiyatların sürekli artması kaçınılmazdır.
Evet, klasik bir tabirle gıda enflasyonu mutfağı yakıyor. Tencereler artık eskisi gibi kaynamıyor. Etsiz bir kase yemeğin fiyatı bile artık yüzlerce lirayı buluyor, asıl dramın yaşandığı yerde!
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]
İlk Yorumu Siz Yapın