Alman, İngiliz, Çin, İtalyan, Türk ortak yapımı TOGG’un hemen ardından, CB’nin açıkladığı “Yüzyılın Türkiye Vizyon Belgesi”nin değerli başarılarını hissettirmeye çalışırken; Bakan Nabati “Hizmet politikasına devam edeceğiz. Bu ülkede kimse enflasyonla ezilmez!” demiyor mu? Dayanamayan Bakan Muş. “Türkiye’de yeterli olmadığı için Avrupa’dan çöp ve atık ithal ediyoruz!” eklenmiyor mu? Bakanlar haklı.
Neden haklı? TÜİK’e göre yüzde 85 ve ENAG’a göre enflasyon oranı yüzde 185 olduğu için enflasyon elbette kimseyi ezmeyecek! Tabii ki çöp kutularını karıştıran ve hiçbir şey bulamayanları görünce çöp ithal ediliyor!
Müjde havada kalıyor…
TÜİK’e göre 22 milyon ailemiz var. Yüzde 40’ı (yaklaşık 9 milyon) yeterli gelire sahip olmadığı için giderlerini karşılamıyor ve bütçeleri aylık açık veriyor. Ailelerin yüzde 50’sinin (11 milyon) geliri zar zor yetiyor, kemerler sıkı, günlük yaşıyorlar, zar zor geçiniyorlar ve geleceğe dair beklentileri boşa gidiyor. Bu arada, hanelerin sadece yüzde 10’u (2,2 milyon) iyi durumda…
Etten süte, ekmekten peynire, sebzeden meyveye, mutfak borularından doğalgaza, kömürden benzine yükselen fiyatlar karşısında; Garanti ve tedarik zincirinde sorun olmamasına rağmen binlerce çiftçi tarlasını terk ederken domates 30 liraya mal oldu!
Ülkedeki 607.000 aile borçlarını ödeyemez ve elektrikleri kesilirse! Gaz kesilirse 49 bin aile! 457 bin öğretmen ise atama bekliyor! (2002’de atanamayan öğretmen sayısı 70.000’di.) Zeytinin anavatanı zeytinyağının ağırlığı 200 lira ise! Pamuk ülkesinde mont ve mont alımı için kredi süresi 36 ayda başlasa! 10 yaşındaki çocuk “Babam asgari ücretli, nasıl hayal kurabilirim?” Eğer dediyse! İki çocuktan biri doymazsa, aşırı yoksulluk aileleri zorlarsa aç çocuklar okullarını bırakır! İnsanlar geçimlerini sağlamak, ev için yiyecek, nişan yüzüğü, babalarının saati ve annelerinin düğünde taktığı bileklik için anılarını satsalardı! Polis, artan intiharlara ve sınırsız kadın cinayetlerine tanık olmasaydı!
Demek ki sokağın gündemini tek başına ekonomi belirliyor! Gerçek anlamda ülke zirveye çıktı ve yönetim bir destan yazdı. Bu durumda Batı bizi kıskanmaya devam edebilir…
Durum böyleyken! Cumhuriyeti “kemerler ve huniler” diye nitelendirenler! Ayrımcılıktan, şiddetten, kavgadan ve kaostan kurtulmayı umanlar için! Nefretten, ayrımcılıktan, ötekileştirmeden beslenenler yollarına devam edebilirler.
Türkiye Yüzyıl Vizyon Programı adı altında göz alıcı tanıtım toplantıları, göz alıcı reklamlar ve pahalı organizasyonlar yapılabilmektedir. Buna 2023 seçimleri için stratejik plan deniyor.
Varsın olsun! Ülkemizde mumlar adaleti, özgürlüğü, kalkınmayı, refahı ve sosyal devleti aradı. Modern eğitimden kopuş, eşit sağlık hizmeti alamama, tavana sebep olan yolsuzluklar, intihara yol açan yoksulluk, hayatı zindana çeviren kaygıyı artıran tabular. Varsın olsun! Halka açık parkları hareketsiz hale getirmek önemlidir, itibarını korumaz! Hastaların ulaşamadığı, randevu alamadığı, 6 ayı bulabilen şehir hastanelerinin açılışı! Uçakların inmediği veya inmediği havalimanları inşa etmektir. Aksi takdirde, zaferimiz nasıl çalışacak?
Bir daha gündeme girmeyen ve bu oranda düşmeyecek eziklere gelince!
Uzmanların açıklamalarına göre. Denetimde kusurlar var, ihmal var, önlem alınmıyor, derin teknik bilgisizlik var. Ama bir işi mahvetmek, doğaya ve kadere bırakmaktan daha kolaydır, onu kadere bırakmak ve onlarla birlikte bir iş yaratan insanları kendi haline bırakmak daha kolaydır…
Şimdi soru zamanı? Sorumluluğun ve sorumluların aranmasının gerekli olduğu kamusal alanda kadere yer var mı? Olmamalı. Ya yapsaydım? Kâr ön planda olduğu sürece, kader olarak görüldüğü ve bu durum devam ettiği sürece; Kadınlar hala eşsiz, oğlu olmayan aileler, babasız çocuklar. Acı, umutsuzluk, boşluk ve gözyaşı kalır.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün verilerine göre! Şu ana kadar 100 binden fazla işçi enfekte oldu. 70 yılda 3 binden fazla işçi maden kazalarında öldü. Batı’da da benzer kazalar oluyor ama can kaybı yok. Böylece Türkiye ölümlü maden kazalarında Avrupa’da ilk sırada yer alıyor.
Kaçınılmaz beyin göçü ya da giden zihinlerimizin gücünü düşünürsek!
CB. “Gitseler de yeni mezunlarla yetineceğiz!” Doktorlar söyledi. “Beni Türk doktorlara emanet edin!” Diyen büyük Atatürk’ü özlesin! TTB verilerine göre yurt dışına doktor göçünde rekor kırıyoruz. Yılın ilk 10 ayında 2.153 doktor göç etti. Uzman görüşlerine göre; Uzman doktorların öncülük ettiği bu göçte mutlaka hastanelerimizde ciddi bir doktor sorunu olacaktır.
“Okuma oranım yükselirken, nefret edenler beni benden aldı!” Bu ülke kimin söylediğini görüyor! “Sana bir kıvılcım gönderiyorum, alev olarak döneceksin!” Onun sözleriyle yurt dışına öğrenci gönderen o vizyonu özlerken! Haydi 1999’da evinin önünde öldürülen Ahmet Taner Kişili; “Aydınlanmanın ölçütü bilgi değil, tutumdur!” Verdiğin sözü unut…
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]
İlk Yorumu Siz Yapın