Sevgili okurlar, modern insan, fikirleri tartışmaktan çekinmeyen, bilgiye ve yeniliğe açık, her şeye mantıklı bir bütünlük içinde yaklaşan, ön yargısız dinleyip okuyabilen insandır.
Günümüzde doğal çevre artık uyum zorunlulukları üreten bir kaynak değildir. Bunun yerine, maddi ihtiyaçları tam olarak karşılamak için zihnin (bilim ve teknoloji) hakim olması gereken bir şeyler dünyası haline geldi.
Bu yaklaşım, insanları sosyal niteliklerinden ziyade kişisel çıkarlarına odaklanmaya yönlendirir.
Çağdaş bir toplum olabilmek için yapılması gereken, özgür ve bilimsel düşünce gücüne sahip, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı bireyler yetiştirmektir.
Atatürk’ün değişim devriminin genel amacı budur. Bunun koşulu modern laik eğitim ve öğretimdir. Ulu önder Atatürk, çağdaş insana ve topluma ne kadar değer verdiğini gösteren konuşmalar yaptı.
Örneğin Ankara Hukuk Fakültesi’nin açılışında yaptığı ve Türk devriminin nedenini açıkladığı konuşmasında şu satırlar çok önemlidir:
Türk devrimi nedir? Devrim kelimesinin ilk anda çağrıştırdığı devrimci anlamdan bağımsız olarak, olduğundan daha geniş bir dönüşümü ifade eder. Bugünkü devletimizin formu, yüzyıllar önce ortaya çıkan eski formları ortadan kaldıran en gelişmiş yöntemdi. Milletin varlığını sürdürmek için üyeleri arasında düşündüğü ortak bağ, birkaç yüzyıl boyunca şekil ve içeriğini değiştirmiştir. Yani millet, mensuplarını dini ve geleneksel bağlardan ziyade Türk vatandaşlığı bağıyla bir araya getirmiştir. Millet, milletlerarası umumi mücadele sahasında sebep ve hayat kuvveti olacak iklim ve vasıtaların ancak muasır medeniyette bulunabileceğini gerçek bir değişmez prensip olarak benimsemiştir.
Kısacası beyler, benim millet olarak gördüğüm dönüşümlerin ve inkılapların zaruri şartı olarak; Yönetim anlayışını (anlayışını), kamu yönetiminin temeli ve tüm yasalarını sadece dünyevi ihtiyaçlardan ilham almak, değişimle sürekli değişmeyi ve ihtiyaçların gelişmesiyle birlikte gelişmeyi bir yaşam nedeni olarak gördü.”
Bu durumda “Ataturkiye” de çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak ve çağdaş bir toplum olabilmek için; Bilimsel düşünce ve yöntemlerin Türk toplumunun tüm yaşamına temel ilke ve hayata bakış açısı olarak hakim olmasını sağlamak gerekir.
Atatürk’e göre Türk toplumu “bilim ve bilim” temelleri üzerine inşa edilecektir:
Çağdaş topluma ulaşmak için ne yapılmalı?
Ülkemizdeki eğitim sisteminde reform yaparsak Türkiye’nin sorunu çözülür mü? Sorun bir “eğitim” sorunu mu? Türk aydınları yaklaşık 150 yıldır bu sorunu çözmekle uğraşıyor!
Atatürk’ün önderliğinde kurulan “Türkiye Cumhuriyeti Devleti”nin özelliklerinin çağdaş bir toplum yaratmanın ön koşulu olarak görülmesi gerektiğini söyleyebiliriz.
Ulusal, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti anlayışının çağdaş toplumların siyasi sistemlerinin temelini oluşturmaya devam ettiği göz önüne alındığında, bu ilkeleri desteklemeye devam etmemiz gerektiği açıkça ortaya çıkıyor.
Modernite yolunda neredeyiz?
Çağdaş toplumlarla aramızdaki mesafe aynı kalsa bile, bir anlamda geride kalıyor. Yavaş yavaş çağdaş toplumları yakalamalıyız.
Atatürk, “Ülkemizi dünyanın en müreffeh ve medeni ülkeleri düzeyine çıkaracağız. Milli kültürümüzü çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkaracağız. Çağdaşlaşma yolunda öncü olmalıyız.
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]
İlk Yorumu Siz Yapın