Evet sevgili dostlar bugün annemle bir huzurevini ziyaret ettik. İstanbul Çamlıca’da güzel ve nezih bir huzurevidir. Güzel denizi görmeye yetmeyen bir bahçesi vardı. Gittiğimde yemek saatiydi.
Yeşilliklerle çevrili bahçesine gittik ve bana salam parçaları verdi.
Yemek bitince yardıma ihtiyacı olan yaşlı erkek ve kadınları teker teker bahçeye çıkardılar. Her birini dikkatlice masa ve sandalyelerin çevresine oturttular. Hepsiyle tanışıp hayat hikayelerini paylaşmak istedim.. Tanıştık ve konuşmaya başladık.. Bize durum soruldu.. Söylemeye başladılar.. Güzel bir sohbetti.. Memnun kaldınız mı? sordum..çok memnun kaldıklarını söylediler.
Sonradan birinin bacağı olmadığını fark ettim.. Onu kırmadan, sanki fark etmemiş gibi konuşmaya başladım. 70 yaşında fötr şapkalı, omzunda güzel bir şal olan, güler yüzlü bir teyzeydi. “Bacağım yok ama çok şükür konuşuyorum, gülüyorum, ellerimi tutuyorum, bak kızım çay içebiliyorum, içmeyenler var” demeye başladı.
Gözlerim doldu.. Ağlamamak için kendimi zor tuttum.. Allah’ım nasıl kullarız ya Rabbi bağışla bizi.. En ufak sorunda isyan ederiz.. İnanın orada çimenlere secde etmek istedim. ve ağla, ama kendimi zor tuttum, bizi affettiğin için sınırsız Tanrı’ya şükürler olsun …
Bir başkası daha vardı, yine ayaksız bir beyefendi, “çok güzel söylüyordu…” Ben de ona hayrandım. Arkadaşlar.. hayatı güzelleştirdiğiniz için teşekkürler…
Lütfen, başınız sıkıştığında, gözlerinizi kapatın, sahip olduklarınızı ve kimlerin sahip olmadıklarını, onların yaşam koşullarını, dezavantajlı durumda olduklarını düşünün.
Çok giderim ama bugün benim için daha anlamlıydı.. Daha çok şükretmem gerektiğini anladım..
Tanrım, sana sonsuza dek minnettarım.
Bakalım siz ne düşüneceksiniz… Yazarsanız sevinirim…
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]
İlk Yorumu Siz Yapın