Türkiye’yi bu hafta birkaç önemli gündem bekliyor. Birçok açıklama, toplantı ve karar dönüm noktasıdır. Siyasi aktörlerin ne söyleyeceği/söylemediği ve söyleyeceği/yapmayacağı bir kırılma yaratabilir. Somut olarak söylemek gerekirse, Türkiye’nin siyasi tarihini hızlandırma potansiyeline sahip 3 büyük gelişme var.
1- Adalet ve Kalkınma Partisi ile Halkların Demokratik Partisi toplantısı
2- İmamoğlu davası
3-6 masa üstü
AK PARTİ-HDP TOPLANTISI
AKP’nin başörtüsüne yasal düzenleme önerisi partilerle tartışılırken HDP’yi es geçip geçemeyeceği merak ediliyordu. AKP grubu, MHP-Soylu çizgisinin milliyetçi duruşuna rağmen HDP ile görüşmeyi tercih etti.
Toplantıda sunulan çerçeve, muhalefet, hükümet ve HDP üçgeninde tekrar eden tartışmaları alevlendirdi ve birden fazla gerilim hattında biriken öfkenin altını çizdi.
Bu potansiyel/gerçek gerilim hatlarını listelemek mümkündür:
İktidar cephesinde gerginlikler: Soylu-AKP, MHP ve AKP,
Muhalefette gerilim hatları: İYİ Parti-MHP, İYİ Parti-AK Parti, İYİ Parti-HDP
MHP, HDP ve İslami Gençlik Partisi grup toplantılarının Salı ve Çarşamba günleri gerçekleştirdiği görüşmelerle iktidar ile ilgili hatlarda tansiyon yükselmezken, muhalefette tansiyon zirveye ulaştı.
MHP Grup Toplantısı
MHP grup toplantısı öncesinde Soylu’nun HDP’li siyasetçilere yönelik kolluk şiddetini ‘aferin’ şeklinde övmesi, HDP’yi ziyaret eden AKP’lilere bir mesaj olarak okundu. Aynı zamanda Soylu’nun Bahçeli tarafından korunduğu bilindiği için Soylu’nun mektubu, Bahçeli’nin AKP’ye karşı bir adım atarak MHP-AKP hattında gerilim yaratabileceği beklentisini doğurdu.
Ancak Bahçeli’nin Halk İttifakı’nın bekası için gereken esnekliği gösterebilecek bir lider olduğu açıktı. Bahçeli, 23 Haziran Dünya Bankası seçimlerinde de “Kürt seçmen boykot çağrısı yapan Öcalan’ı dinlemeli” tavrını koyabilmişti. Buna göre AKP’nin HDP ile görüşmesini normal bulduğunu söyledi. Gerilim beklentilerini boşa çıkardı.
Soylu’nun iktidardaki konumu aslında onun için çok maliyetli bir konum. Hükümetin tüm sert politikalarını tek başına yürütüyor. Ancak Bahçeli ve MHP sorumluluk almadı.
MHP’nin ne bir başkan yardımcısı ne de bir kabinesi var. Ancak bürokrasi ve yargıdaki mükemmel yapılanmanın güçlendiği biliniyor. Başka bir deyişle, Bahçeli’nin önderliğinde idealistler, ön plana çıkmayarak otoritenin sorumluluğunu almazlar, aksine otoritenin nimetlerinden sonuna kadar yararlanmaya devam ederler.
Kısacası Bahçeli, sürekli olarak bu ayrıcalıklı konumu elde etmek için Erdoğan’a ittifak teklif eden ve ardından Türkiye’yi tek adam devletine sürükleyen bir lider gibi davrandı. Seçimlere kadar sürpriz yapmayacağını açıklayarak, erken seçim krizi ve koalisyon beklentilerini şimdilik saptırıyor. Sonuç olarak iktidar partisinin muhalefeti bölecek ve parçalayacak gündemler oluşturarak siyaset üzerinde kontrolü sürdürme stratejisi izleyeceği anlaşıldı.
HDP ve İYİ PARTİ GRUBU
HDP grup toplantısında eşbaşkan Mitat Sankar, AKP ile görüşmelerinin usule uygun olduğunu ve fırtınanın spekülasyondan öteye gitmediğini ifade etti. Adalet ve Kalkınma Partisi de dahil olmak üzere tüm taraflarla görüşmeye açık olduklarını ve bu toplantıda ilkelerini dile getirdiklerini belirterek, yeni bir sayfanın açılmadığını duyurdu.
Meral Akşener’in grup toplantısında konuyu atlaması beklenmiyordu. Hangi MHP/Bahceli’ye, AKP’ye, HDP’ye yüklenecek merak ediliyordu. Akşener, AKP, HDP ve Öcalan’ı suçlamayı seçti. Bahçeli doğrudan hedef alınmadı.
Akşener, Kürt siyasetinde Öcalan’ın yerine cezaevindeki Demirtaş, atanan ve hapsedilen belediye başkanları gibi seçilmiş temsilciler getirilerek Erdoğan ile fırsatçı bir ilişkiye girildiğini ifade etti. İYİ iç çevreleri, Akşener’in, MHP ile milliyetçi yarıştan ziyade, Demirtaş gibi sivil temsilcilere Öcalan karşısında şans veren pragmatik bir hamle yaptığını iddia etti.
Ancak bu yaklaşım, Kürt siyasetinin muhalefet tarafından dışlandığına inanan HDP ve kamuoyu dünyasında tepkiyle karşılandı. Aslında Akşener’in “Açılanlar Şirketi” gibi çözüm sürecine yönelik olumsuz göndermeleri ve HDP’nin AKP’nin AKP ile bağlantısını oportünizm olarak görmesi, İYP ile HDP arasındaki gerilim hattında yeni bir boyut açıyor gibi görünüyor. .
Bunun nedeni, Akchner’in idealist bir tepkiden ziyade milli olmayan bir arabulucu söylemi tercihi ilk bakışta kapıyı açan makul bir hamle gibi görünse de, Akchner’in HDP’yi reddetme/görmezden gelme konumuyla birleştiğinde, bu durum ilk bakışta kapıyı aralayan makul bir hamle olarak görülüyor. tutarsız ve bir güven krizine yol açar. Aksner’in gayrimeşru ve anti-demokratik olarak gördüğü Öcalan’ın tutumu ve çözüm sürecinin bu tepkilerin arkasındaki diğer ana etkenler olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Hatta Saruhan Oloch gibi HDP’liler, geçen hafta HDP’nin ardından AKP’nin IYR’ye yaptığı ziyarete atıfta bulunarak, doğrudan IYR’nin tutarsız olduğunu iddia ettiler. Demirtaş, yazısında HDP’yi suçlayan muhaliflerin öküz altında buzağı aradığını söyledi.
İMAMOGLU davası
Ekrem İmamoğlu aleyhindeki tartışmalı hakaret davası 11 Kasım Cuma günü görüldü. İmamoğlu iki yıldan fazla hapis cezasına çarptırılır ve Yargıtay cezayı onarsa siyasetten men edilecek.
Cumhurbaşkanlığı adaylığı, CHP cumhurbaşkanlığı gibi birçok pozisyonla kredilendirilebilecek düzeyde parlak bir oyuncuyu canlandıran İmamoğlu, yasaklanması durumunda siyasetten dışlanabilir. Yakın zamanda hükümet oyları arttığında güçlü bir temsilcinin dışlanması, kötüye kullanma ortamının kısa vadeli olumlu etkisine rağmen muhalefetin görevini zamanla daha da zorlaştırabilir.
Ayrıca 30 milyar lirayı aşan bütçesi olan ve ülkenin en büyük dördüncüsü olan İBB, AKP’nin eline geçecek ve bu büyük seçim makinesinin iktidara gelene kadar iktidar tarafından kullanılmasına yol açacak. 2019. Kısa bir dinlenmenin ardından tekrar rakibe karşı kullanıldı. AKP, 20 yıllık iktidarını kamu kaynaklarının sınırsız kullanımına ve reklam kampanyası imkanlarına borçludur.
Altı zirve toplantısı
2 Ekim’de İYİ ve DEVA’nın Kılıçdaroğlu’nun adaylığına itirazları nedeniyle oldukça gergin bir ortamda gerçekleşen altılı masa toplantısı dikkatleri üzerine çekti. Tüm tartışmalara rağmen programdan makul mesajlar çıkarken, ikinci tur görüşmelerde yeni bir “inşa” sürecine girileceğini, 9 başlıkta bir programın daha kısa aralıklarla toplanarak hazırlanacağını sert bir dille ifade etti. ve ikinci tur Ocak ayına kadar tamamlanacak.
Ancak adaylık tartışmaları ve partiler arasındaki bölünmeler bitmedi. Kılıçdaroğlu gezileri, başörtüsünün ardından İYİ ve DEVA partisinin ayrılması, Saadet ve İYİ partisinin kongre süreci gibi gelişmelerle birlikte liderler arasındaki koordinasyon durdu. Komitelerin çalışmalarına rağmen birimin imajı ortaya konulamamış ve ikinci turun ikinci toplantısı 14 Kasım’a ertelenmiştir. İktidarın yükseliş trendinde olması, muhalefet adaylığı tartışmaları ve İYR ile HDP arasındaki ideolojik gerilim, bu toplantıyı sıkıntılı hale getiren parçalı bir tablo ortaya koyuyor.
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]
İlk Yorumu Siz Yapın