"Enter"a basıp içeriğe geçin

Başardın mı? Cuma namazı?

Bir adam eşeğini eşeğine bindirip öğütmek ve un yapmak için değirmene gider. Eşek, buğday çuvallarını sırtına boşaltır boşaltmaz, eşek kaçar ve gözden kaybolur. Bir adam eşek aramaya giderse cuma namazını kaçırmış olur.
Tam bu dar anda tarla adamının komşusu gelir ve der ki; “Bugün sulama sırası sizde, şimdi gidin, saatinizi kullanarak toprağınızı sulayın. Sıranızı kaçırırsanız, nöbet sırası size gelene kadar tarlanızı sulayamazsınız.” Adam cuma namazını kaçırmamak için eşeğini aramaktan vazgeçerken, bu sefer de tarlaları sulamakta zorlanıyor. Dünya geçimi açısından her iki meslek de birbirinden daha önemlidir. Eşeğinin peşinden gitmezse hayvanımız tamamen kaybolabilir veya vahşi hayvanlara yem olabilir. Ancak köylü eşeği olmadan yaşayamaz. Kim yükünü bir ileri bir geri taşıyacak ya da gitmesi gereken yere gidecek olana binecek.
Ya da tarla zamanında ve düzenli aralıklarla sulanmazsa o yılki mahsuller ya verimsiz ya da eksik olur. Köylüler için bu, ailesinin o yıl açlıkla karşı karşıya kalması anlamına geliyor. Ayrıca fabrikada buğday çuvalları da hazır bulundu. Adamın sırasını beklemesi, mahsulü öğütmesi ve karısının öğle yemeği için ekmek pişirebilmesi için eve götürmesi gerekiyor.
İnsan hangi işlere öncelik versin diye düşünürken cuma namazı vakti gelir. Varlığın tek sahibi olan Allah’ın kesin emrini hatırlar.
Cuma namazı kılınınca dünya işlerini bırakın ve Allah’a kulluk etmeye koşun. Cumadan sonra işinize dönüp helal yoldan geçiminizi sağlayacağız.”
Adam şöyle düşünür: Yakında Allah’ın kesin emri beni bir mescide çağıracak. Bunca nimetin yanı sıra şu anda başımı belaya sokan dünyevî nimetleri de bana ihsan eden O değil mi? Yüce ve ortaksız bir varlık olarak, verdiği nimetleri her an geri alıp kulunu çaresizlik içinde çıplak bırakamaz mı, elinden kaçar gibi görünen nimetleri kuluna geri veremez mi? O halde ne olursa olsun ben cuma namazına gideceğim.” Bu kararı verdikten sonra bütün meşgul işlerini bırakıp mescide koştu.Dünya düşüncelerinden kurtulup Allah’ın evine gitti.
Vaizin okuduğu hutbeyi dinlerken bir yandan hafta boyunca işlediği günahları tek tek düşünür. Bir önceki cuma namazından çıkarken, artık günah işlemeyeceğine söz verdiği halde sözünü tutmadığı için, din dışı işlerinden dolayı kalbinde derin bir pişmanlık duydu. Emrettiği her adımı yapmadığı için Rahman, Rahim ve Bağışlayan Allah’tan büyük bir utanç duyar.
Manevi pişmanlık ve utanç gözyaşlarıyla, kalbini karartan günahın pası silindi. Kalbinin bir önceki haftanın geri kalanına döndüğünü ve Allah’ın huzuruna teslim olduğunu hisseder ve sevinir. Ancak bu sevincinin yanı sıra içinde korku ve endişe uyandırdığını hissederek şöyle der: Ya Allah duamı kabul etmezse, ya da bilmeden Allah’ı inciten bir günah işlersem, ya da Allah’tan duâmı kaldırırsam. Allah’ın rahmeti kendimdendir.” O zaman salih bir müminin Allah’ın rahmetine her zaman güvendiği, korkusunu bir an olsun gidermeyeceği ve bu iki duyguyu her an taşıyarak doğru yolda ilerleyeceği aklına gelir. Aynı zaman.
Güçlü karakterli bir mümine yakışır duygu ve düşüncelere sahip olduğu için memnundu. Onu Allah’ın evinde kutsadıktan, cuma namazını kıldırdıktan ve temiz bir kalple ibadet ettikten sonra evine döndü.
Ve ne görmeli! .. Namazdan önce kafasını yoran ve Cuma’yı az kalsın kaçıran her şey adeta kendiliğindendi.
Eşeği eve geldi, buğdayı toprak çuvallarda getirildi, tarlası sulandı. Yemek ve taze ekmek hazırlayan hanımı sofrayı kurarak kocasının camiden dönmesini bekledi.
Karısına olanları anlatır ve işlerin nasıl gittiğini sorar.
Karısı olanları anlatır. Bir komşusu değirmene gidip kendi buğdayını zannederek buğdayını öğütürken çuvallara un doldurup evine getirdiğinde hata yaptığını anlayıp çuvalları bize gönderdi. Himera eve tek başına gelmişti. Cuma günü komşusu tarlasını sulamak için tarladaki suyu bırakıp gittiğinde, seyretmeye vakti olmadığı için suyu kapatmayı unutmuş, bunun üzerine tarladan taşan su bizim arazimize akıp toprağımızı sulamış. . Burada gördüğünüz gibi her şey yolunda gitti.
İnsan bir yandan müminlerin çoğunluğu ile Allah’a gerçek kulluğunu yerine getirmenin rahatlığını elde ettiği için sevinirken, diğer yandan namazdan önce canını sıkan şeye sevinmektedir. Kendi başlarınalar. Allah’a şükür eşi ve çocukları ile sofraya oturur.

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir